İSLAM'IN AHLAKI HAYÂDIR
“Her bir dinin kendine has bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı hayâdır.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 9) İslam'ın ahlakı hayâdır."
Allah'ın elçisi Hz. Muhammed (S.A.V) çok iffetli ve utangaçtı; aslında tam manasıyla bir namus sembolüydü.
Sahabe ‘den pek çok kimsenin rivayet ettiğine göre, genç kızlardan daha hayâ sahibi ve utangaçtı. Hiçbir zaman yüksek sesle veya yakışıksız bir tavırla konuşmamıştır.
Alış-veriş için pazara çıktığında insanların yanından yavaşça ve tebessüm ederek geçerdi.
Bazı insanlar Kâbe'nin yanında yıkanırken veya çıplak tavaf ederken Rasulullah bu tip davranışlardan hoşlanmazdı. Bir mecliste istemediği bir şey duyduğu zaman insanların yüzüne karşı bir şey söylemezdi. Fakat yüzünün rengi duygularını yansıtır ve ashabı da böylece ihtiyatlı olurdu.
Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir: " Rasulullah bakire kızdan daha hayâlıydı. Ashabı, Rasulullah'ın bir şeyden hoşlanıp hoşlanmadığını yüzünden anlardı'
Hz. Aişe, Resulullah'ın hayâsızca, ağzının içi görülecek şekilde güldüğünü görmediğini, sadece gülümsemekle yetindiğini söylemiştir.
Cabir b. Semüre'nin rivayetine göre Rasulullah konuşkan değildi. Açık ve sükûnetle konuşurdu. Hz. Aişe şöyle demiştir: " Rasulullah sizin konuştuğunuz gibi hızlı konuşmaz, yanındakilerin daha sonra hatırlamalarını kolaylaştıracak şekilde kelimeler arasında bir müddet duraklardı." İbni Ömer'in anlattığına göre Ensar'dan bir zat, kardeşini hayâlı olmaya karşı ikaz ederken, oradan geçen Rasulullah şöyle demiştir: " Onu yalnız bırak, hayâ imanın parçasıdır."
İmran b. Hüseyin'in rivayetine göre Rasulullah 'Hayâ imandandır ve hayâlı olan kişi ise Cennet'tedir. Ahlaksızlık kalbin katılığındandır. Kalbi katı olan kişi ise Cehennem dedir ." buyurmuştur.
Zeyd b. Talha'nın rivayetine göre Rasulullah (S.A.V) şöyle demiştir: " Hayâ ve iman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de peşinden gider'
Yine aynı şahsın rivayetine göre Rasulullah (S.A.V) " Her dinin bir hususiyeti vardır ve İslam in hususiyeti ise hayâdır ' buyurmuştur.
Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: " Rasulullah (sunulan) hiçbir yemek hakkında yorum yapmamıştır. İstediğinde yemiş; istemediğinde ise (menfi bir yorum yapmadan) bırakmıştır "
Enes'in rivayetine göre de Rasulullah: " Kaba söz ayıptan başka bir şey getirmez. Hayâ da girdiği yeri süsler :' buyurmuştur.
Hz. Aişe'nin bir rivayetinde Peygamber şöyle demiştir: " Cezasını ben bile çekecek olsam, hiç kimsenin kabahati hakkında konuşmak istemem
Resulullah (sav) "Allah'tan hakkıyla hayâ edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah'tan hayâ ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız hayâ) değil. Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse dünya hayatının ziynetini terk etmeli, ahireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlakı vardır, İslam'ın ahlakı hayâdır."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Edepsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Hayâ ise girdiği şeyi güzelleştirir."
Dini olmayanın ahlakı yoktur denebilir ki bu gün toplumdaki ahlak çöküntüsü herkesçe malumdur.
Allah Rasûlü: "Allah bir kulunu cezalandırmayı dilediği zaman ondan hayâyı alır. Hayâsı alınan kişi, Allah'ın gazabına müstahak davranışlar sergilemeye başlar. Önce emanet duygusu çekilip alınır. Sonra hainleşir. Hainleşince de ondan merhamet alınır. Merhamet çekilip alındığı zaman da o kimse, artık kovulmuş ve lanetlenmiş olur. Kovulup lanetlenen o kişinin Müslümanlıkla da ilişkisi kalmamış olur."[9]