Mü’minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır
Peygamberimizin buyurduğu gibi müminin niyeti, zaman ve önem bakımından amelinden önce gelir. Hac niyeti olmadan Mekke'ye giden insanın yaptığı amelde, ibadet değeri olmaz. Allah Teâlâ niyet eksikliği yüzünden kulun amelini rahmetiyle kabul edebilir. Ama kaide, niyeti tam yapmaktır, diğeri Allah'ın ihsanıdır.
Kâdı İyâd “Rahmetullahi Aleyh” hazretlerinin Şifâ-i Şerîf’inde, şöyle bir kıssa anlatılır:
Horasan emirlerinden bir zât, vefatından sonra rüyada görülür. Kendisine, “Allahü Teâlâ sana nasıl muamelede bulundu?” diye sorulur.
O da: “Allahü Teâlâ beni bağışladı. Bana bağışlama muamelesinde bulundu” diye cevap verir.
Bunun üzerine, “Allahü Teâlâ hangi amelinden ötürü seni bağışladı?” diye sorulur.
O da: “Amelimden ötürü değil; niyetimden ötürü Allah beni bağışladı. Bir gün başlarında bulunduğum ordumu teftiş etmek üzere bir tepenin üstüne çıkmıştım. Ordumun çokluğunu görünce içimden şunu geçirdim: “Keşke, bu ordumla birlikte Resûlullah “Sallallahü Aleyhi Ve Sellem” zamanında yaşasaydım da, Uhud gibi savaşlarda bu ordumla O’nu korusaydım ve O’na yardımcı olsaydım” İşte Allahü teala, beni bu niyetimden ötürü bağışladı. Zira Resûlullah “Sallallahü Aleyhi Ve Sellem” Efendimiz “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.” buyuruyor.
Demek ki niyetlerimiz amellerimizin belirleyicisi oluyor bu düsturla önce niyetlerimizi yani yapmak istediklerimizi ne için, kimin için yapacağımız önem kazanıyor.
İhlas ile yani samimi sırf ALLAH rızasını gözeterek yaptığımız her iş ALLAH katında değer kazanır. Her yaptığımız, her söylediğimiz söz bu verilen değerle uhrevi ve beşeri hayatımızda makes bulur. Ve üstelik bu niyetimizin ahiretteki hesabını unutmayalım.
Niyetin mahşerdeki yansımasını Peygamber Efendimizden (asm) dinleyelim:
*“İnsanlar niyetlerine göre diriltilecek ve hesaba çekilecektir.” 5
*“İnsanlar niyetlerine göre dirilirler ve haşrolunurlar.” 6
*“Kıyamet gününde aleyhinde ilk önce hüküm verilmek üzere, şehit olduğu bilinen bir kimse getirilir. Allah ona olan nimetlerini anlatır. O da mazhar olduğu nimetleri hatırlar. Allah: “Ne amel işledin?” diye sorar. Adam:
“Allah’ım, Senin yolunda cihat ettim ve nihayet senin için şehit düştüm” der. Allah:
“Yalan söyledin. Sen cesaretlidir desinler diye savaştın. Senin için öyle de denilmiştir” buyurur ve ameli kabul görmez. Sonra ilim öğrenmiş, öğrendiğini başkasına öğretmiş ve Kur’an okumuş bir kimse getirilir. Allah ona da nimetlerini hatırlatır, o da itiraf eder. Sonra Allah ona: “Ne amel işledin?” diye sorar. O da: “Allah’ım, Senin rızan için ilim öğrendim. Onu başkalarına öğrettim. Senin için Kur’an okudum” der. Allah:
“Yalan söyledin. Sen âlim denilmek için ilim öğrendin. Ne güzel okuyor desinler diye Kur’an okudun. Hakikaten senin hakkında bunlar da söylendi” buyurur ve amelini kabul etmez.
Sonra Allah’ın kendisine her çeşit maldan bolca verdiği bir kimse getirilir. Allah ona nimetlerini hatırlatır. O da hatırlar. Sonra Allah ona: “Ne amel işledin?” der. Adam:
“Allah’ım, verilmesini istediğin yerlere senin rızan için bolca verdim” der. Allah:
“Yalan söyledin. Benim için vermedin. Ne cömert bir kimsedir desinler diye verdin. Nitekim hakkında böyle de denilmiştir” buyurur da amelini kabul etmez.
1- Buhârî, 1,50; Müslim, İmâre, 155; Riyâzu’s-Sâlihîn, 1; Câmiü’s-Sağîr, 1/1, kaynak...
Niyetimizin Amelimizden Hayırlı Olması Duası İle...