Muğla Son Dakika Haber
Muğla
AÇIK
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İFTİHAR VE NOT

YAYINLAMA:

 

2023-2024 Eğitim-öğretim yılının ilk yarısı bitti. Binlerce öğrenci ve öğretmen yarıyıl tatiline girdi. Başta öğrenci ve öğretmenlerimiz olmak üzere herkese iyi tatiller… Kısa süre sonra başlayacak ikinci yarıyılın öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve bütün eğitim camiasına sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini diliyorum.

Böyle tatillerin ne kadar hoş, heyecanlı ve sevindirici olduğunu hemen hemen herkes bilir. Eskiler bilirler önceden iftihara geçmek vardı. Şimdi ise teşekkür veya takdir alma sevinci yaşanıyor. Bunun öğrenci, öğretmen ve bilhassa aileler için ne kadar önemli olduğunu gayet iyi anlıyorum. Ellerinde karneleri teşekkür ve takdir alan öğrenciler evlerine büyük bir sevinçle koşuyor. Bir de başarılı olamayan ve büyük bir hayal kırıklığına uğrayanlar var ne yazık ki!  Bu da ister istemez bazı üzüntülü olayların meydana gelmesine sebep olabiliyor maalesef!  Çok üzücü olsa da böyle olayları sık sık televizyonda izliyor, gazetelerde okuyoruz. Örneğin geçtiğimiz yılda 13 yaşında sınavda başarılı olamayan bir kız çocuğunun intihar etmesi yüreğimizi derinden dağladı. Daha hayatının baharında pırlanta gibi bir genç kızımız yaşayacağı onca güzellikler varken nasıl oluyor da tatlı canına kıyabiliyor?  Ne yazık ki bu ne ilk ne de son olacaktır.  Bu çocuk daha bu yaşta nasıl bu ruh haline giriyor, nasıl tatlı canına kıyacak bir hale geliyor? Kimseyi suçlamaya veya yargılamaya hakkımız yok, haddimiz de değil. Ancak sormamız gereken bazı şeyler olduğunu düşünmeden de edemiyoruz. Bu gibi üzücü durumlarda hata ve suç kimde? Buna cevap bulmamız gerekiyor. Gencecik çocuklar mı hatalı yoksa onlardan beklediği başarıyı bulamayan aileler mi… Acaba çocuklarımızdan çok fazla başarı mı bekliyoruz, onların ruh halini ne kadar anlıyoruz? Sevinçlerine üzüntülerine ne kadar ortak olabiliyoruz? Onlara ne kadar anlayış gösterebiliyoruz? Elbette ki her çocuk teşekkür veya takdir alacak bir şey yok. Bu zaten mümkün de değil.  Mutlaka başarılı olacaksın diye onları şartlandırıp baskı altına alırsak en büyük hatayı yapmış oluruz.  Allah insanları farklı farklı yaratmış, herkese değişik kabiliyet ve özellikler bahşetmiştir. Herkesin yeteneği farklıdır. Belki bazen çocuklarımızın yeteneklerinin ve kapasitelerinin üzerinde başarılar bekliyor, onlara yüksek hedefler koyabiliyoruz. Böylece onları şartlandırıyoruz.  Çocuklarımız da beklediğimiz başarıyı elde edemeyince nahoş olaylar meydana gelebiliyor.  Buna sebebiyet vermemek için çocuklarımıza gerçekleştirebilecekleri hedefler koymalıyız. Bu hedefleri gerçekleştirebilmeleri için ise uygun şartları sağlamalıyız. Onlardan başaramayacakları şeyler istemek onlara yapılan en büyük kötülüktür. Ebeveynler olarak bunu hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Zaten gerek bakanlık gerek yetkililer açıklamıyorlar mı çocuklara tatilde fazla yüklenmeyin dinlensinler fırsat buldukça da bazı kitap okusunlar diye.

Burada tam sırası gelmişken buna kendi hayatımdan bir örnek vermek istiyorum.  Yıl l967… Şavşat ortaokulunda 1. sınıf öğrencisiyim. Yarıyıl tatiline girecektik. O zaman da şimdiki gibi yine puanlama sistemi vardı ve benim bütün ders notlarım 90 ve üzeri olmasına rağmen ne yazık ki hiç beceremediğim resim ve elişi dersimin notu 49 olduğu için iftihara geçememiştim. İkinci dönem başında hem de sınıf öğretmenim olan resim hocam karneleri incelerken benim notlarımı görünce çok üzülmüş. Beni yanına çağırdı.-“Oğlum neden söylemedin? Resim dersine 49 yerine 50 verseydim de iftihara geçseydin.”  deyince ben biraz çekingenlikten biraz da gururdan boynumu bükmüş. –Söyleyemedim hocam diye cevap vermiştim. Ondan sonraki dönemlerde benim dersime zayıf vermemiş ve her dönem iftihara geçerek okulu bitirmiştim.

Eğitim-öğretim yılının ikinci döneminin öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve bütün eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum. 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *