Bir Başka Açıdan Filistin
Filistin’i ve asıl hedefin Türkiye olduğunu anlamak için şu üç Yahudi isme değinmek gerekiyor; Theodar Heerzl, Emanuel Karasu, Hain Nahum.
Theodar Herzl: İsviçre’nin Basel kentinde 1897 Basel Kongresi’nde Siyonizm’in kurulduğunu ve Filistin’de bir Yahudi devleti kuracaklarını açıklamıştır. Abdülhamit Han’a elçi göndererek Osmanlı’nın borçlarını ödeme karşılığında Filistin’in kendilerine verilmesini istemiş, Abdülhamit han ise şu cevabı göndermiş Filistin benim değil halkımındır. Halkım da ödediği bedelle verebilir bedeli de kandır. İstediği cevabı alamayan Herzl birkaç yıl sonra kendisi gelerek Osmanlı Devleti’nde yatırım yapması ve Avrupa basınında Abdülhamit hakkında Kara propagandaya son verilmesi karşılığında Filistin’i istiyor. Abdülhamit han Osmanlı’nın tüm borçlarını ödeyin size Filistin’i vermeyeceğim ama benim göstereceğim bölgelere dağınık halde yerleşeceksiniz diyor. İstekleri tatmin olmayınca tek çare olarak Osmanlı'yı yıkmak için İngilizlerle işbirliği yapıyor.
· Emanuel Karasu: İttihat Terakki Partisi’nin Selanik milletvekili, 31 Mart vakası sonrasında Abdülhamit Han’ı düşürmekte muvaffak oluyorlar ve Abdülhamit han’a meclisin tahttan indirme kararını tebliğ eden kişidir. Fransız merkezli çok uluslu Danone şirketi halen ailesinin yönetimindedir.
Haİm Nahum: Yahudi cemaati hahambaşı Lozan görüşmelerinde Türkiye adına temsilcidir. İngilizlerle arabuluculuk yapmıştır. Türkleri yenmek için savaşmayın bunları uygulayın dediği 7 maddelik doktrini var 1 aç bırakacaksın 2 işsiz bırakacaksın 3 borca esir edeceksiniz. 4 Dininden uzaklaştıracaksın 5 ayrıştıracaksın 6 ayrıştırdıklarını birbiriyle çarpıştıracaksın 7 kolay lokma yapıp yutacaksın. Sanki bu doktrin bugün tıkır tıkır uygulanıyor.
Günümüzde ise Ümit Özdağ ve milliyetçi olduğunu deklare eden bazı partiler Filistin meselesi bizim meselemiz değil demekte, Filistin’in ve Arapların Ermeni soykırım tasarısına destek verdikleri, Karabağ’da Ermenileri destekledikleri gibi nedenler öne sürüyor. Burada haklı olabilirler lakin İslam için kutsal Mescid-i Aksa oradayken, hadi onu da bırakın ufacık bebekler öldürülürken bir insan olarak benim meselem değil demek insani açıdan doğru değildir. Kaldı ki Alparslan Türkeş’in görüşleriyle de tezat teşkil etmektedir.
Geçenlerde üç harfli marketlerden birine girmiştim. İsrail malı olmayan içecek aradım ama hepsi İsrail malıydı. Görülüyor ki üretmeden ambargo koymamız da imkânsız hale gelmiş, belki doğalgaz petrol arzını kesebiliriz tabii onu da becerebilirsek. Bir başka çelişki de ihale peşinde koşmak, koltuk kapmaktan başka meziyeti olmayan insanların Türk ordusu İsrail’e diye slogan atmaları bu diplomasi ve konjonktürü bilmemektir ve cehalettir. Uluslararası hukuka uygun şartlar oluştuğunda Türkiye gerekli adımları atacaktır. Arap âlemi uykuda olmasından mütevellit Türkiye’ nin tek başına çözeceği bir sorun değildir. . Görülüyor ki hilafet zaruret haline gelmiştir. Ama doğru zamanda doğru insanlarla adım atılmalıdır. Yoksa ABD kuklası bir hilafet zarar verir. Fransa’da iki gazetecinin öldürülmesine ayağa kalkan dünya ise konu Filistin olunca kör, sağır ve dilsizdir. Yani İsrail dünyayı karşısına almış, dünya ise yine sınıfta kalmıştır.
İslam İşbirliği Teşkilatına dair söyleyeceklerimle yazımı bitiriyorum. İslam işbirliği teşkilatı dünyaya bir manifesto yayımlamalıdır.
1-Birleşmiş Milletler görev yapamaz hale gelmiştir. Bu statükocu yapısıyla çözüm üretmesi mümkün değildir. Yeni bir Birleşmiş Milletlerin ve alt yapısının oluşturulması zarurettir.
2-Barış gücü yerine yeni birleşmiş milletler in askeri kanadı özellikle oluşturulmalıdır.
3-Bretton – Woods ikizleri olarak bilinen Dünya Bankası ve IMF’nin yerine yeni oluşumlara gidilmedir. Yeni uluslararası para birimine geçilerek doların dünya üzerindeki etkisi azaltılmalıdır.
4- Yeni Adalet divanı ve uluslararası insan hakları mahkemesi yeniden kurulmalıdır.
5-Reel politik göstermiştir ki, hilafet makamı yeniden tahsis edilip İslam ülkeleri derlenip toparlanmalıdır. Uzlaşı ile adımlar atılmalıdır.
7-İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı ülkeler ABD ve İsrail Büyükelçilerine nota veya ültümatom vermelidir.
8.Ekonomik güçleri nispetinde bütün ülkeler ABD ve İsrail mallarına kota uygulamalıdır.
9.Dünya Kamuoyunda bilgi dezenfermosyonunun önüne geçilmelidir.
Bunlar saçma ütopyadan ibaret diye bilirsiniz lakin bu adımlar atılmasa Nil den Fırat’a kadar vâd edilmiş topraklara arzı – mevuda girecekler ve iş işten geçmiş olacak.